medya takip
MTD
Ankara
DOLAR23.6526
EURO25.5468
ALTIN1495.0
M. Özlem ERDOĞAN

M. Özlem ERDOĞAN

Mail: [email protected]

Her Kadın Anne Olabilir Ama Her Anne 'Ana' Olamaz

Her kadın anne olabilir ama her anne ANA olamıyor.

Yaklaşık on üç yıl önce köşe yazıları yazmaya başladığımda bu başlıklı yazım  ilk yazılarımdan biriydi ve o zaman bu yazı ile ilgili çok tepki çekmiş, çok eleştirilmiş ve hatta sosyal medya üzerinden ‘kadınları ötekileştirdiğim ve önyargılı’ olduğuma dair linç yemiştim adeta.

Son zamanlarda  yaşanan Narin ve Sıla bebek olayında ne kadar haklı olduğum  görülmüş ve anlaşılmıştır diye düşünüyorum. 

Hala o zaman yazdığım ve savunduğum fikirlerin arkasındayım. Bana göre anne olmak ile ‘ana’ olmak arasında çok fark  var.

Kadınlar doğurganlık yaşı süresince anne olabilirler tabi ki, ama ‘ana’ olmak farklı bir çok özelliği kendinde barındırıyor.

‘Ana’ olmak demek evladını her türlü kötülükten korumak, kollamak sevgi ile kol kanat germek, evladının mutluluğu için her türlü fedakarlığı yapmak ve bu anlamda gerekirse canını dahi düşünmeden  ortaya koymak demek bana göre.

‘Ana’ olmak insan ve kadın olmanın ötesinde  ulvi bir duygu ve kadına bahşedilmiş bir ülfettir.

Fakat her kadın ‘ana’ olmanın  gerektirdiği o yüce duyguları ruhunda barındıramıyor ne yazık ki.

Evladını ya da çocuklarını yüzüstü ortada bırakıp başka bir adama kaçan, dokuz ay karnında taşıdığı bebeğini  şu veya bu sebeple cami köşesine bırakan, göğüslerim sarkmasın diye bebeğini emzirmekten kaçınan nice anne var bu dünyada.

Yazacaklarım size absürt ve sıra dışı gelebilir, ama para için  kızını başka erkeklere peşkeş çeken ve hatta pazarlayan anneleri de sosyal medyada  duymuyor muyuz, bu kokuşmuş düzen ve hayat içinde.

Evin çatısı altında öz kızına yaşatılan tecavüze kulağını ve gözlerini kapatan, sessiz kalan, yok sayan ve hatta çanak tutan anneler  yok mu yeryüzünde?

Biz bu kadınlara da mı ‘anne’ ya da ‘ana’ diyeceğiz?

Bütün bu olaylar akşam haberlerinde vakıa olarak ya da sosyal medyada bir haber başlığı olarak, sanki çok sıradanmış gibi  geçip gidiyor gözlerimizin önünden.

Oysa bu yaşananların hepsi ayrı bir dram. Gencecik kızlar hep bu sebeplerden ötürü  evden kaçıp kötü yola düşmüyorlar mı?

‘Doğduğunuz ev kaderinizdir’ sözü ne kadar da doğru. Sevgi dolu bir ailede korunup kollandığınız bir çatı  altında büyümek herkesin hakkı fakat herkes bu kadar şanslı olamıyor. Tüm bu saydığım ve buna benzer  sebeplerden dolayı ben her anneyi ‘ana’ olarak göremiyorum.

Nasıl ki, otomobil kullanabilmek için ehliyet gerekiyorsa, anne-baba olabilmek için de ciddi bir takım psikolojik ve  travma testlerinden geçmeli bence ebeveyn adayları.

Bütün bu olaylar zannedildiği gibi  sadece ülkemizde ya da doğuda  yaşanmıyor. Hatta Amerika’da çok genç yaşta ünlü olan  bir sanatçının daha on beş yaşında iken annesi tarafından  yine ünlü bir rap şarkıcısına peşkeş çekilerek, rap şarkıcısının  malikanesinde uyuşturucu verilerek toplu tecavüze uğradığını bütün dünya biliyor.

Şimdiye kadar örtbas edilen bu ve bunun gibi tüm  kötülükler teknolojinin ilerlemesi ile bir bir ortaya dökülüyor.

Bu kokuşmuş düzen içinde kötülük taşmıyor artık ortalıkta pis pis fokurduyor ne yazık…

Son zamanlarda  ülkemizde yaşanan vakıalara bakarsak sevgi dolu bir anne tarafından, büyütüldüğünüz ve  korunduğunuz bir çatı altında yaşamak artık bu kokuşmuş dünyada bir şans olsa gerek diye düşünmeye başladım..

Anne olmaktan öte,  ‘ANA’ olabilme duygusu  Allah’ın kadına bahşettiği bir lütuf bence.

İşte her kadın anne olabiliyor ama  ’ANA’  olma lütfu her kadına bahşedilmiyor ne yazık ki.

Her kadın annelik duygusunu yaşayıp  tadabilmeli  tabi ama , ‘ana’ olmanın da nasıl bir  yüce sorumluluk ve ulvi bir  duygu olduğunun idrakına  da  varabilmeli…

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
turk sanayi