Eski Başbakan Tansu Çiller'in partisi namıyla Merkez Sağ Parti kuruldu. Genel Başkanlığına Ömer Bilgin, DYP'de teşkilat başkanlığı yapan Halil İbrahim Şahinler'de başkan vekilliğine getirildi.
Parti teşkilatı hızla yurt çapında örgütlenmeye devam ediyor. İl ve ilçelerde heyecan dorukta. 'Çiller partinin başına geliyor' sloganları ile kabına sığmayan partililer il ve ilçe teşkilaltlarını tamamlamaya, olası bir seçim için hazırlıksız yakalanmamaya gayret gösteriyor.
Tansu Çiller gelecek denilen Merkez Sağ Parti'de partililerin tamamı 'Çiller' heyecanı ile hop oturup hop kalkıyor, ne ilginçtir ki, bu heyecandan sadece Çiller bi-haber, sanki gelişmelerin tamamen uzağında..
Merkez Sağ Parti'nin varlığından partililerin dışında bir Allahın kulunun haberi yok. Tansu Çiller partinin adını bir kez zikretse Türkiye'de yer yerinden oynayacak. Oysa ki Çiller ne yapıyor: İstanbul'da yeni metroda temsili vatmanlık yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında görüntü veriyor.
Siyasetten nokta kadar anlamayan bir insan bu görüntüyü nasıl anlamlandırır? Sokaktan geçen sıradan bir insana sorsanız, "Çiller Erdoğan'a destekle meşgul" demez mi?
Bununla kalsa yine iyi; 31 Mart seçimleri öncesi Ak Parti İstanbul adayı Murat Kurum'a, üstelik 'lisanen dile getirdiği' desteği nereye koyacaksınız?
Söylenecek çok şey var da, şimdilik kaydı ile derinlere inmeyeyim. İnsanların safiyane duyguları, milli heyecanları ile oynamamak gerekiyor.
* * *
I. Murad’ın, tahtı on iki yaşındaki oğlu Fatih Sultan Mehmet’e bıraktığı tarihe düşülmüş bir not olarak hatırlanır. l. Murat'ın tahtan feragati, bütün Osmanlı düşmanlarını harekete geçirir.
Murat’ın tahtı küçük yaştaki oğluna bırakması üzerine Karamanoğlu, Macar kralına mektup yazarak, "Türk’e bundan daha a‘lâ bir fırsat bulamazsın! Zira Osmanoğlu deli olup on iki yaşındaki oğlunu tahta geçirir. Siz oradan, ben buradan Osmanlı’nın işini bitirelim" der.
Sultan Murad Han’la on yıllık anlaşma yapmış bulunan Macaristan kralı da, aynı düşünceler içinde olduğundan bu fırsatı değerlendirmek ister. Macar kralı büyük bir müttefik haçlı ordusu teşekkül ettirerek Osmanlı hudutlarına saldırır. Hızla içerilere doğru ilerlemeye başlar.
O sırada on üç yaşına girmiş bulunan pâdişah Fatih Sultan Mehmet, dîvânı toplayıp durumu değerlendirdikten sonra babasını tahta çağırmaya karar verir. Karar, bir heyetle 2. Murad’a bildirildiğinde 2.Murat buna olumsuz cevap verir.
"Oğlumuz Mehmet’e pâdişahlığı vermekten maksadımız, kalan ömrümüzü ibâdât ü tâat üzere geçirmektir. Eğer sahip olduğu pâdişahlık kendisine lâzımsa, dîn ve devleti muhâfaza eylesin!.." cevabını verir.
Bunun üzerine 2. Mehmet, babası 2. Murad'a şu meşhur cevabı gönderir:
"Devletlü babam! Dîn ve devlet tehlikededir. Eğer pâdişah iseniz, buyurun ordunuzun başına geçin!.. Yok eğer pâdişah ben isem, sizi, orduma başkumandan olarak nasb ve tâyin eyliyorum!.."
Bunun üzerine 2. Murad, mecburen oğlunun dâvetine icâbet ederek harekete geçer. Çok kısa bir zaman içerisinde de muhteşem bir orduyla Varna Meydanı’nda düşmanın karşısına çıkar. Haçlılar, bu âni ve hızla gelişen seyir karşısında şaşırırlar. Karşılarında 2. Murad’ın kumandanlığında güçlü bir Osmanlı ordusu görünce iliklerine kadar ürperirler. Varna savaşı 2. Murat'ın önderliğinde büyük bir zafere sahne olur.
KISSADAN HİSSE..
Sayın Çiller, Merkez Sağ iddiasında iseniz partinizin başına geçin..."
Yorum Yazın