Yaşam hakkı temel bir insan hakkıdır ve sağlıklı olmak bunun ön koşuludur. Sağlık sadece hastalık ve sakatlık halinin olmayışı değil, aynı zamanda fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan iyi olma halidir.
Engellilik vücut fonksiyonlarından kaynaklı, bir aktiviteyi gerçekleştirme becerisinde kısıtlılık veya yetersizlik olarak tanımlanabilir. Engelli bireyin patolojik problemlerinden dolayı değil, toplumsal baskılar sonucu erişilebilirliği büyük ölçüde sınırlandırılmıştır
Türkiye’de bütçe ve şehircilik planlarında engelliler için kimi iyileştirmeler yapılmıştır ancak, tam anlamıyla bunlar engellilerin toplumsal hayata katılmalarını sağlamaya yeterli değildir.
Engelli maaşları halen memnun edici seviyelerde değildir. Kaldırımlar, cadde ve sokaklar, yetersiz sokak aydınlatmaları, sesli olmayan trafik ışıkları, ulaşım araçları ve AVM’lerin yapısı engellilerin erişim ihtiyaçlarına cevap vermemektedir.
Bütçe ve şehir planlaması yapılırken engellilerin görüşlerine başvurulmaması bu problemin ortaya çıkmasında en önemli nedendir.
Engelliler için pek çok kent yaşama açısından problemlidir.
Biliyoruz ki, görme engellilerin toplumsal hayatta karşı karşıya kaldıkları sorunlar bir hayli fazladır.
***
Engellilerin en temel sorunu üretimin dışında kalmalarıdır. İş başvurularında engelli vatandaşlar başlı başına dezavantajlı insanlardır.
Kısıtlılıkları nedeniyle onlara ‘iş yapamaz’ gözüyle bakılmaktadır. Bu da onların istihdam dışında kalmalarına yol açmaktadır.
İşsiz olan, üretken kılınamayan, başkalarına bağımlı olmadan yaşayabilecek kapasiteye ulaşamayan engellilerin toplum içindeki gücü de yetersiz ve zayıf olmakta, toplumsal ilişkilerde eşit olma şansını elde edememelerine neden olmaktadır.
Bu durum aynı zamanda engelli bireyin toplumsal hayattan kopmasına, sosyal izolasyona yol açmaktadır. İhtiyaçlarını yeterince karşılayamayan engelli birey, toplumsal ilişkilere zaman ayıramadığı gibi kendisini toplumun bir parçası olarak da hissedememekte ve yalnızlaşmaktadır.
***
Görme engellilerde düşme, çarpma ve yaralanma gibi riskler daha fazladır. Çünkü yollar ve sosyal yaşam alanları yeterli uygunluktan uzaktır. Cadde ve sokaklarda ki biçimsiz kaldırımlar, rampalar, üstü açık bırakılmış kuyular onların yaralanmasına hatta ölümüne sebep olabilmektedir. Bununla birlikte bilinçsiz planlamanın sonucu olarak kaldırımların orta alanlarına dikilen elektrik, aydınlatma direkleri, beton bariyerler, ağaçlar ve esnaf tezgâhları da aynı soruna sebep olabilmektedir.
Önemli diğer bir sorun da yoldan karşıdan karşıya geçmedir. Trafik ışıklarında renklerin durumuna göre sinyal veren sesli sistemler çok az olmakla birlikte genelde büyük şehirlerde bulunmaktadır. Sürücüler geçiş önceliği hakkını engellilere göstermemekte, bu da kazalara yol açmaktadır.
***
Başka bir problem ise, toplumsal cinsiyet ayrımcılığıdır. Türkiye’de görme özürlü kadınlara fiziksel, duygusal, ekonomik, cinsel şiddetin daha fazla uygulandığı yapılan bir araştırmada ortaya konmuştur.
Cinsiyet ayrımcılığı toplumsal bilinçte normal bireyler için nasılsa görme engelliler içinde aynı olması gerekirken maalesef yaşadığımız ortamda bunu çok fazla göremiyoruz.
Görme engellilerin eğitim hayatlarında da bazı zorluklar yaşadıkları bilinmektedir. Bu bireylerin kavramsal gelişimlerinde ve bilişsel yeteneklerinde gecikme gözlenebileceği gibi özellikle soyut düşünmeyi gerektiren becerilerde daha başarısız olabilirler.
Bağımsız hareket edebilme becerilerinde de sınırlılıklar olan görme engellilerin normal sınıflara entegre edilmeleri amaçlandığı halde, bu denli bir yarışın olduğu ülkemizde onlarla yakından ilgilenme olanakları çok sınırlı kalmaktadır.
***
Serbest meslek grubunda yer alan bireylerin ağırlıklı olarak işsiz oldukları anlaşılmıştır. Bu bireyler zaman zaman bağ, bahçe, tarla gibi işlerde geçici olarak çalışsalar da kalıcı olmamaktadır.
Görme engelleri söz konusu işlerin bütün aşamalarında bulunmalarını engellemektedir. Memur olanların çoğunluğu, genç olanlar KPSS sınavı ile memur olmuşlardır.
Bu bireyler danışma, santral görevlisi gibi hafif işlerde görevlendirilmektedirler. İşçi grubunda bulunan bireylerin ise ağır görme özürlü olmadıkları anlaşılmıştır.
Bu bireylerin memur olanları hariç çoğunluğunun verilen özürlü maaşı dışında gelirleri yoktur. Bu bireylerin diğerlerinden daha fazla sosyal hayata katılım gösterdikleri, daha bağımsız hareket edebildikleri, modern hayata daha fazla entegre olabildikleri, daha yüksek özgüven taşıdıkları görülmüş olup. Düzenli bir maaşa sahip olmak bunun en önemli sebebidir.
***
Eğitimde ise kadınların %40'ının okur yazar olmadığı görülmekte ve anlaşılmaktadır. Bilhassa doğu ve güneydoğuda kız çocuklarının eğitime katılmaları yetersizdir. Töre, namus, günah, bilinçsizlik gibi nedenler bunun önemli nedenlerindendir
***
Bununla birlikte ülkemizde ki mülteci ve sığınmacıların durumu ve sürekli göç alması, Afgan ve Suriyeli mültecilerin ülkeye gelmesi zaten var olan işsizlik sorununu daha da arttırmış, görme engellilerin zaten kısıtlı olan iş imkânlarını daha da zorlaştırmıştır.
***
Görme engellilerin toplumsal hayata entegrasyonunda rehabilitasyon merkezleri çokönemli kuruluşlardır. Rehber danışmanlar ve psikologlar tarafından düzenli yapılangörüşmeler ile görme engellilerin önemli bir sorunu olan sosyal dışlanmışlık ile baş etmede motivasyon artışı sağlanmalıdır.
Bu bireylerin toplumsal hayatın ekonomik, sosyal, kültürel tüm alanlarında var olabilmeleri bu merkezlerin yaygınlığı ve etkililiği ve işlevselliğine bağlıdır. Ayrıca bu merkezler bağımsız hareket eğitimi, kişisel idare eğitimi, kabartma yazı, abaküs eğitimi, bilgisayar, iş atölyesi eğitimi, istihdama yönlendirme gibi eğitimler vermek suretiyle görme engellilerin başkalarına en az yardım duyacakları şekilde eğitilmelerini ve donanım kazanmalarını sağlamalıdır.
Aksi takdirde toplumsal hayata karışamamaları onları kendi kabuklarına çekilmeye zorlamakta adeta evlere hapsetmektedir.
Sosyal dışlanmışlık olarak ifade edilen bu durumu aşmak için sosyal faaliyetler imkân yaratılması, Çeşitli sporlara katılmak, konferans, seminer, tiyatro, konser, sinema etkinlikleri, çerçevesinde hem bu bireyler yeni arkadaşlıklar, yeni deneyimler edinmekte hem de toplumsal hayatta bizzat kendileri olarak var olmalarına katkı sağlayacaktır
****
Netice itibarı ile görme engelli vatandaşların karşı karşıya oldukları zorluklar göz önüne alındığında özürlü maaşının dışında çoğu görme engelli vatandaşın herhangi bir gelire sahip olmadığı, çalışmak için yaptıkları başvuruların işverenlerin “bizim işi, görme özürlü biri yapamaz” şeklindeki yaklaşım nedeniyle sonuçsuz kaldığı aşikardır.
Bulgular çok açık bir şekilde görme engellilerin en temel meselesinin işsizlik olduğunu ortaya koymuştur. Onlara iş imkânları sunmak ve yetersiz olan özürlü maaşlarında ciddi bir iyileştirme yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.
Onların toplumsal hayatla olan bağlarının güçlendirilmesi ve toplumsal hayata entegre olabilmeleri için ulaşılabilirlik sorununa çözüm getirilmesi, rehabilitasyon merkezlerinin sayısının arttırılması, eğitim faaliyetlerinin ve sosyal aktivitelerin sürdürülebilir kılınması ivedilikle eksikliklerin tamamlaması gerekmekte olup Merkez Sağ Parti olarak başkanlık divanında bulunan engelli ve engelli demokratik kitle örgütleri başkanlığı bu konulara ilişkin önemli çalışmalar ve projeler hazırlamaktadır.
Tüm bu olumsuz şartların iyileştirilmesi temennilerimle !5 Ekim Görme Engelliler Gününü kutluyor, görme engelli kardeşlerimizin her daim yanlarında olduğumuzu belirterek, saygılarım sunuyorum.
Halil İbrahim ŞAHİNLER
MERKEZ SAĞ PARTİ
GENEL BAŞKAN VEKİLİ
Yorum Yazın